Yunanistan mülteciler konusundaki acımasız tavrını devam ettiriyor. İlk olarak sınırlarda gaza boğulan, sonrasındaysa denizden batırılmaya çalışılan botlar ile mülteci politikası konusunda insanlık dışı ifadelerle tarafını gösteren Yunanistan, bu sefer de mültecileri Türkiye'ye göçe zorluyor.
Türlü zorluklarla, yeni umutlara yelken açan mülteciler, canları pahasına geldikleri Yunan topraklarından zorla Türkiye'ye gönderilmeye çalışılıyor.
Amerikan Wall Street Journal'da yer alan bir haberde, Yunanistan'ın mülteci politikası ele alındı, insanlık dışı uygulamalarla mültecilere uygulanan zulüm yazıldı.
Gazeteye bilgi veren mülteciler ve insan hakları örgütleri, Yunan polisinin koronavirüs salgınını bahane ederek insan hakları ihlali yaptığı belirtirken, Yunan yetkililer iddiaları reddetti.
2 aydan fazla bir süreyi Yunanistan'da bir mülteci kampına geçiren 18 yaşındaki Afgan Nadeem Kohistani, Yunan zulmünü yaşayanlardan biri. Yunan polisinin kendisine kelepçe takarak yaklaşık 300 km ötedeki Türkiye sınırına götürdüğünü ve Meriç Nehri'ni geçmesi için insan kaçakçılarının botuna binmeye zorladığını söyledi;
"Nehre geldiğimizde bize 'Sizi burada bırakıyoruz, nehre gidin ve Yunanistan'ı terk edin' dediler".
Kohistani, kendisinin ve yanındakilerin sığınma başvurusu sürecini başlatmış olduklarına dair evrakları Yunan polisine gösterdiklerini, polisin onları yine de sınır dışı ettiğini belirtirken, kendilerini bırakırken üzerlerindeki para, cep telefonu ve değerli eşyaların da yine polisler tarafından gasbedildiğini söyledi.
Yunan polisinin insanlık dışı uygulamaları bununla da sınırlı değil. Görgü tanığı olan Afgan mülteci Kohistani botu kullanan kaçakçının Yunan yetkililerin kendisini buna zorladığını söyleyerek özür dilediğini, sınır dışı edilen 20 yaşındaki Muhammed Ali Ahmadzi de Yunan polisinin kaçakçılara 45 kişiyi Meriç Nehri'nin karşısına geçirmeleri için para verirken gördüğünü söyledi.
Mültecilerin Yunan Mülteci Konseyi'ne verdikleri bilgilere göre, Yunan polisi sadece mülteci kamplarındakileri değil, "gözaltı merkezlerindeki" mültecileri "özgürlük" vaadiyle buralardan çıkarıp Türkiye sınırına bırakıyor.
Avukat Koros, "Peki bunu neden yapıyorlar? Çünkü yapabiliyorlar. Salgın onlara bu fırsatı veriyor çünkü çok sıkı bir engelleme siyaseti izliyorlar" diyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Nadia Harman da "Küresel salgın örtüsü altında dünyanın dikkati başka yerdeyken insan hakları ihlallerinin görmezden gelinmesi daha kolay" diyor.
Haberde, 2016 yılında Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanan geri kabul anlaşmasının uygulanamaz hale gelmesiyle, Yunanistan'ın mültecileri Türkiye'ye geri göndermesinin yasal zemininin de kalmadığına vurgu yapılıyor; "İnsan hakları savunucuları Yunan yetkililerin bu nedenle yasa dışı yöntemlere başvurmaya başladığını söylüyor".
Yunan Mülteciler Konseyi'nden avukat Dimitris Koros, "Bu sınır dışı değil, yasa dışı bir geri itme. Bu hem Cenevre Sözleşmeleri'ne, hem de Yunan yasalarına aykırı" diyor.
Durumu Yunan ve Avrupa mahkemelerine taşımaya hazırlanan Koros, kendilerine konuşan 10 kadar mültecinin zorla Yunanistan içlerinden sınıra götürüldüğünü söylediğini aktarıyor.
WSJ'nin haberine göre ülkeden sınır dışı edilen mültecilerin çoğu Afganistan, Pakistan ya da Kuzey Afrika'dan, bir kısmı ise Irak ve Suriye'den.