...
...
EĞİTİMİMİZİN SOSYO PSİKOLOJİK VE SİSTEMATİK BİR ANALİZİ
Günümüz eğitim sisteminde eksik olan bir şeyler var. O yüzden Türkiye’de eğitim öğretim alanında radikal değişikliklerin yapılması gerekiyor. Şimdi Eğitim sisteminin işleyişi ile ilgili gördüğümüz eksiklikleri gözden geçirelim.
EĞİTİM SİSTEMİ: Türk eğitim sisteminde olması gereken en önemli özellik insanları eğitime hazırlarken yetiştirmek istenilen insan tipi, nelerin verilmesi gerekliliği, Nasıl verilmesi gerektiği ve uygulanılan yöntemler bir kez daha gözden geçirilmelidir. Mesela ilkokul ve ortaokullarda sınıfta kalma ve devamsızlıktan kalma diye bir şey yoktur. Dolayısıyla öğrenci kendini zora sokacak herhangi bir yaptırımla karşılaşmadığı için öncelikle(Hepsi için değil)oyun çağında veya erinlik çağında olduğu için yaşına ve özelliklerine uygun bu tür davranışlara daha çok meyil gösterip, gerçek amacı olan eğitim, öğretim unsurunu es geçmektedir. Tabi burada öğrencilerin psikolojik durumunun yani çocuk yanının gözetilmesi önemlidir. Ama insanların herhangi bir dürtü veya amaç olmaksızın kendi başlarına hedefe yürümeleri zor olduğu için sistemin uygulanan ve amaçlanan kısmında aksaklıklar çıkmaktadır. Bu da Aile tarafından yönlendirme yapılmayan veya eğitim bilincini tam kavrayamayan bireylerin okulda verilen eğitim sırasında öğrenci merkezli ve öğrenciden beklendik davranışların ortaya çıkmasında problemler doğurmaktadır.
ÖĞRENCİ UNSURU:
Lise düzeyine gelen öğrenciler, ilk ve ortaokul seviyesinde karşılaştıkları sistemin tam karşıtı bir sisteme dâhil edilmektedir. Bu da sınıfta kalmaların olması ve devamsızlıktan kalmaların olmasıdır. Öğrenciler ortaokuldaki sistem gereği alışkanlıklarını lisede de sürdürmeye çalışmaktadır. Bu durum devamsızlıklardan kalmalara ve alt yapısını saydığımız sebeplerden dolayı alamadıkları derslerin konuları üzerine yeni yapılan yüklemeleri tam anlamıyla yerine getirememektedirler. Bu durum sınıfta kalmaların artmasına ve öğrencilerin eğitim ve öğretimden uzaklaşmasına neden olmaktadır.
Çalışmayan, alt yapısı tam olarak gerçekleşmeyen öğrencilere birde lisede dört yıl okuma mecburiyeti getirilince öğrenciler ailelerinin baskısına da maruz oldukları için liseye devam etmekteler hem yıl kayıplarına hem de okul ortamının bozulmasına yol açmaktadırlar. Öğrenci kendisini derslerde başarısız gördüğü için diğer akranlarının dikkatini çekmek amacıyla çeteler kurmakta veya şiddet planları yaparak ve uygulayarak dikkati kendi üzerine çekmeye çalışmaktadır. Bu durum aynı zamanda okul ortamını ve eğitim ve öğretimde başarının azalmasına sebebiyet vermektedir.
Birde kendisini ayrı kulvarlara atarak ön plana çıkmak isteyen öğrenci tipleri ortaya çıkmaktadır. Bu öğrenci tipleri daha çok kız –erkek ilişkileri ile ön plana çıkmakta ve bunun sonucunda yine şiddet hareketleri tırmanmaktadır. Okul içerisinde bu öğrencilere karşı nasıl davranılmasını bilmeyen okul çalışanlarının da yanlış tutumları yüzünden öğrenci üzerine Ahlak-Namus ve aileler arası çatışmalara neden olacak problemlerin ortaya çıkmasının yollarını açmaktadırlar.
Bu çatışma ortamlarını hazırlayan hazırlıksız ve altyapısız olan ve sistemin özelliklerine kurban giden öğrencilerin oluşturduğu eğitimde kaliteyi düşüren sebeplerden sadece birkaç tanesidir.
Bu yüzden sistem yeniden düzenlenmeli okumak istemeyen öğrencilerin meslek okullarına gönderilmesi ve buralarda mesleki eğitimleri sonucu topluma kazanımlarının sağlanması gerekmektedir.
AİLE UNSURU:
Ayrıca bir de eğitimi olumsuz kılan unsurlardan bir tanesinde aile unsurudur. Öğrenciler ilk eğitimlerini aileden alırlar. Eğer aile öğrenciyi güdüleyebilmiş ve yönlendirmeyi yapabilmişse öğrencide eğitime meyil artmaktadır. Mesela aile içerisinde kitap okuyan varsa, Üniversiteye giden öğrenci varsa, ailenin eğitim seviyesi yüksekse, ailenin ekonomik düzeyi yeterliyse, Ailenin öğrenciye yaklaşımı olumluysa ve ilgiliyse o ailedeki öğrencinin başarılı olabilme şansı daha yüksektir. Birde bunu tersini düşünelim: Aile, ilgisiz ve öğrenciyi yalnızca yasal zorunluluktan dolayı okula
gönderiyorsa tabiki bu tür öğrenciler baştan kaybetmektedir. Ailenin ekonomik durumu, sosyal şartlar, ailenin eğitim düzeyi, aile içerisinde örnek teşkil edecek şişilerin olmaması, ailenin bulunduğu mekândaki eğitim ve öğretim düzeyi, Aile ile çocukların iletişimindeki sorunlar direk olarak öğrenciler üzerinde olumsuz döngüler olarak ortaya çıkmaktadır. Aile içerisindeki en önemli giz ilgidir. Bu ilgi gerçekten samimi bir şekilde olmalı ve yönlendirici bir tavır üstlenmelidir.
ÖĞRETMEN UNSURU: Öğretmenlerde eğitimi etkileyen en önemli güç, öğretmenin mesleğini sevmesi olmalıdır. Çünkü mesleğini sevmeyen insan diğer bireyler üzerinde olumlu rol model olamaz. Yalnızca para amaçlı yapılan öğretmenlik zamanın boşa harcanmasına neden olur. Öğretmenliği seven insan aynı zamanda öğrencilerini sever ve öğrencilere kendisini sevdirir. Hayatta hiçbir şeyi kimseye istemeden yaptıramazsınız. Yaptırmaya çalışırsanız çeşitli tepkilerle karşılaşmanız an meselesi olmaktadır. Ayrıca öğretmenin donanımlı olması, kendini yetiştirmesi, alanına hakim olması gerekli öğretim metotlarını yan destekleri ile uygulamadaki ustalığı, ölçme ve değerlendirmedeki başarısı, öğrencilerle iyi iletişim kurabilmesi, öğrencinin ergenlik çağına uygun tavırlar takınabilmesi eğitimi olumlu yönde etkileyen unsurlardır. Ama öğretmen ön yargılı, öğrenciyi susturmaya çalışan ve öğrenciyi sürekli azarlayan ve onun kişisel gelişimini engelleyen bir tutum içerisinde olması, sınıf hakimiyetinin olmaması, öğrenci aileleri ile iletişimlerinin zayıf olmaları, öğrenci seviyesine inememeleri, alanlarına hakim olamamaları gibi nedenlerde okullardaki çalışabilen öğrenciler üzerinde çok olumsuz davranışların ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
Bu nedenle milli eğitim sisteminin öğretmenlik mesleğini bir kariyer mesleğine dönüştürmesi ve öğretmen yetiştirme sistemini yeniden gözden geçirmesi gerekmektedir. Mesela herkes öğretmen olamamalı, öğretmen seçme sistemi değişmeli, üniversitelerde yalnızca eğitim fakülteleri öğretmen yetiştirmeli, Üniversitelerde yetişecek öğretmen aday sayıları ihtiyaç doğrultusunda tespit edilmelidir.
SANAL BASIN VE ÇEVRENİN ETKİSİ: Günümüzde insanlar üzerinde en etkili güç sanal basın, cep telefonlar, sanal yayın organlarıdır. Bireyler çok kısa zamanda çok konu hakkında gerekli gereksiz yığınlarca bilgi edinmektedirler. Bu bilgiler veya gösteriler, videolar öğrenciler üzerinde çok olumsuz davranışlara neden olabilmekte, bireylerin kişiliklerini olumsuz yönde etkileyebilmektedirler. Bunun için görev öncelikle aileye düşmektedir. Aile, öğrenciyi denetim altına almalı, sıkmadan ama bilinçli olarak öğrencilere sanal medya araçlarının vereceği olumsuz davranışlardan koruması gerekmektedir. Çünkü bütün olumsuzluklar, daha ergenlik çağında olan öğrencilere temel bilgiler verilemediği için denetimsiz olarakl geçmekte bu da öğrencilerin kişilik bozukluklarına ve olumsuz davranış değişikliklerine yol açmaktadır. Bu öğrenci tipleri maalesef okul için ve bulundukları toplum için çok büyük zararlara neden olmaktadır. Aynı zamanda ailelerine ve kendilerine de zarar vermektedirler.
Toplumu huzursuz eden veya zarar veren birey tipleri maalesef denetim noksanlığı olan ve bu tür yanlış bilgi ve çirkin görüntüleri örnek alan gençlerimizden çıkmaktadır. Bu yüzden aile içerisinde öğrencilerin en çok sevdiği şeyler yasaklanarak cezalandırma yoluna gidilebilir.
Birde çevrenin olumsuz etkileri okullarda eğitimi olumsuz yönden etkilemektedir. Mesela yanlış arkadaş seçimi, akran baskısı, Kötü alışkanlıklar, Kötü davranışlara takılmalar ve topluma zarar verici faaliyetlerde bulunmalar öğrencileri hem hedefinden uzaklaştırı hem de eğitim ortamında şiddeti ve huzursuzluğu getiren nedenlerdendir.
Onun için çocuklarımızı yakın takibe alıp, onların küçük birer adam olduklarını unutmadan zararlı faaliyet ve alışkanlıklardan uzaklaştırmalıyız.
Bütün bu neden ve gerekçelerden dolayı eğitimimizdeki girdi olan öğrencilerimizin çoğunun çıktıları istendik davranış değişikliği oluşturamamakta bu yüzden hem insan zayiattı hem toplumsal bunalımlar hem de kaybedilen nesiller olarak topluma zararlı kişilerin oluşmasına istem edende olsa neden olmaktayız. Amacımız bütün olumsuzluklara çözüm yolu bularak istenilen nitelikle, verimli, toplumsal değerlerine sahip, ülkemizi ileri seviyeye götürecek bilince ulaşmış, huzurlu bir ülke profilini oluşturabilecek gençler yetiştirmek olmalıdır