İstanbul Avcılar'da farklı zamanlarda 2 yaşındaki bebeğine işkence yaptığı ve vücuduna iğne ile çamaşır suyu enjekte ettiği gerekçesiyle tutuklanan Ezgi K.'nın davasının görülmesine devam edildi. Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanık Ezgi K. ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya şikayetinden vazgeçen baba Eray K. ise katılmadı.
Duruşmada tanık olarak dinlenen mağdur bebek E.M.K.'nın doktoru Hasan Önal, Çocuk Metabolizma Bölüm Şefi olarak görev yaptığını söyleyerek, "Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde çalışıyorum. Hasta hemen hemen hastanenin her bölümüne değişik zamanlarda farklı şikayetler ile gelmiş. Son olarak acil servise kol ve bacağında şişlik şikayeti ile başvurmuş. Hastayı takip eden arkadaşlar 'burada bir çocuk istismarı olabilir' şeklinde uyarıda bulundu ve çocuk bizim birime yattı" şeklinde konuştu.
Çocuğun hastaneye yatırılmadan önce tüm birimlerin çocuk istismarı konusunda uyarıldığını aktaran Önal, "Türkçe bilmeyen ama akıllı bir Suriyeli anneyi de aynı odaya aldık. Şişlik için farklı bir hastaneden film çekilmesi amacıyla anne ve bebeği sevk ettik. Bebek geri döndüğünde kulağının arkasında bir çizik ve kafasında şişlik vardı. Tomografi çektirdiğimizde kafadaki şişlik doğrulandı. Bu arada çocuğun ishali başladı. Biz de Suriyeli anneden bilgi istedik. Suriyeli anne, sanığın pis bezini açarak oynaması için bebeğin önüne koyduğunu ve çocuğun kol ve bacaklarındaki şişlikleri çimdiklediğini söyledi. Bunun üzerine şüphemiz netleşti. Tomografi bölümünden sahte bir randevu ayarladık. Oradaki kameralar iyi çekiyordu ve suçüstü yapmak istedik. Ancak tomografi saatinden önce çocuk morardı. Oksijen verdik ve çocuk toparlandı" dedi.
Tanık doktor, baba ve annenin çocuğun düzelmediği gerekçesiyle tepki gösterdiğini söyleyerek, "Ben babaya anne ile ilgili şüphemiz olduğunu söyleyerek, çocuğun yanından ayırmak istediğimi aktardım. Baba da bunu kabul etti. Anne çocuğun yanından ayrıldı ancak kol ve bacaklardaki şişlikler geçmedi. Biz o bölgeye ultrason ile baktık ve bir sıvı olduğunu gördük. Sıvıyı alıp incelemek istedik ancak miktarı çok azdı. Sıvının kimyasal bir madde olabileceği düşüncesi ile kortizon tedavisine başladık. Bu tedaviden olumlu sonuç aldık ve şişlikler düzeldi. 2 hafta sonra baba tekrar geldiğinde olayı anladı. Birkaç gün sonra ise annenin ifadesi ortaya çıktı. Annenin ifadesinde anlattığı şeyler ile çocuğun hastanede tedavi gördüğü durumları doktor arkadaşlar ile değerlendirdik. Diğer yatışlardaki bulgularla uyumlu olduğunu tespit ettik" dedi.
Anne hapishaneye girdikten sonra da çocuğun kontrollerini
kendisinin yaptığını söyleyen Önal, "Çocuk kontrollere
geldiğinde iyiydi. Ben nadir hastalıklar branşında uzmanım.
Çocukta bir hastalık olmadığını gördüm. Daha önceki hastane
yatışları da açıklanamayan kanamalar nedeniyleymiş"
şeklinde beyanda bulundu.
Bu olaydan sonra Erzurum'da bebeğine insülin yapan bir
annenin hasta çocuğu ile geldiğini aktaran tanık Önal,
"Onunla da ilgili mahkeme süreci başladı. Ev koşulları çok
iyi olmayan, hastanede yaşamak isteyen anneler genelde
böyle şeyler yapıyor. Ben şüphelendiğim annelere burada
istediğin kadar kal ama çocuğa zarar verme şeklinde uyarıda bulunuyorum" dedi.
Söz verilen sanık avukatı, annenin bebeğe işkence yapmadığını,
bebeğin doğuştan bir kanama hastalığı olduğunu öne sürdü.
Bunun üzerine tanık doktor, "Doğuştan olan kanama
hastalıkları sonradan geçmez. Bu bebek tedavi edildiğinde
hastalığı geçti. Göbek deliğine, burun içine gibi yerlere
sıvı enjeksiyonu yapılıyormuş. Sıvı, inceleme için yeterli
miktarda değildi. Ancak bir sıvı olduğuna dair rapor tuttuk"
dedi.
Savunması sorulan sanık anne Ezgi K. ise, "Ben kötü bir anne
değilim. Kötü bir anne olsam çocuklarım cezaevinde ziyaretime
gelmezdi" dedi.
Sanığın savunmasının ardından mahkeme başkanı Adli Tıp
Kurumu'ndan gelen raporda sanığın atılı suça karşı cezai
ehliyetinin tam olduğunu söyledi. Görüşü sorulan cumhuriyet
savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamını istedi. Söz verilen
müşteki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı ise baba
şikayetten vazgeçtiği için çocuğa kayyum atanmasını talep etti.
Sanık avukatları ise tahliye talebinde bulundu.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, mağdur çocuğun Adli
Tıp Kurumu'na sevk edilerek kolunda herhangi bir organ
zayıflığı olup olmadığının araştırılmasına, sanığın yeniden
Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek cezai ehliyeti yönünden
rapor aldırılmasına ve babanın şikayetçi olmaması nedeniyle
çocuğa kayyum atanmasına karar verdi. Sanığın tutukluluk
halinin devamına hükmeden mahkeme, duruşmayı erteledi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede
20 Şubat 2019 tarihinde tutuklanan anne Ezgi K.'nın polis
merkezinde verdiği ifadesine yer verilmişti. İddianamede
anne Ezgi K'nın çocuğu E.M.K.'ya bir türlü ısınamadığı için
ölmesi amacıyla şırınga iğnesini ağzına batırıp kan gelmesini
sağladığı ve bu nedenle hastaneye götürdüğü belirtilmişti
. İddianamede anne Ezgi K.'nın çocuğunun burnuna, ağzına,
kulağının iç kısmına ve göbek deliğine şırınga iğnesini birçok
kez batırarak kan gelmesini sağladığı, vücudunun çeşitli
yerlerini sıkarak morluklar oluşturduğu, bu nedenle bebeğin
hastanede 20 gün yatırıldıktan sonra teşhis konulamayarak
başka bir hastaneye sevk edildiği anlatılmıştı. Anne Ezgi K.'nın
bebeğinin hastanede tedavi gördüğü sırada da koluna takılı
damar yolu iğnesine de sıvı sabun enjekte ettiği, durumu fark
eden doktorun baba Eray K.'yı uyardığı da iddianamede
belirtilmişti. Anne Ezgi K.'nın polis merkezine giderek suçunu
itiraf ettiğinin anlatıldığı iddianamede, sanık hakkında 'çocuğa
karşı tasarlayarak, canavarca hisle eziyet çektirerek kasten
öldürmeye teşebbüs' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası talep
edilmişti.