Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Vedat Kahyalar
Vedat Kahyalar
LÂYIK OLMAYAN BİRİNE GÖREV VERMEK ZULÜMDÜR!
Halk olarak '"yönetimde liyakat esas alınmalıdır.'" şeklinde sıkça serzenişte bulunuruz. Şirketler, kurumlar insan kaynakları birimine çok önem vermeye başladılar son yıllarda. Arapça dilinde 'LYK' kökünden gelmiş olan liyakat kelimesi layık olma manasına gelmektedir. Türkçe olarak; yaraşmak, yakışmak ya da uygun olmak denebilir.
 
 
Liyakat Ne Demektir?
- Bir kişinin, kendine iş verilirken güven duyulmasını elde ettiren kalitesi, uygunluk, o işe yaraşması,
- Yeterlilik.
- Layık olma, uygunluk, yaraşır olma, değim.
Bunun tersi olan torpil, tavassut ise;
" Hakkı olmayan birine çıkar sağlamak" olarak tanımlanabilir.
 
 
İsterseniz bir de zulüm tarifine bakalım: 
Güçlü bir kimsenin, yasaya ve vicdana aykırı olarak başkasına yaptığı kötü, acımasız, kıyıcı davranış...
Liyakat denince benim her zaman yakın ilgimi çekmiştir. Ülkemiz, kurumlarımız, çalışma dünyamız ne çektiyse bu yanlış uygulamadan çekti. Hele üniversitelerimiz, yargı kurumlarımız, medya dünyamıza ne demeli?
Maşaallah bir de siyaset dünyamız var ki evlere şenlik...
Ne yazık ki hayatımızın her alanında liyakatsiz kişiler mutsuzluk sebebi.
 
 
Çukurova Üniversitesi yeni kurulduğu yıllardı. Bizler de son sınıfta yetişmiştik Çukurova Üniversitesi bünyesine. Yerel bir akademiye bağlı bir fakülte iken, büyük bir üniversite olmuştuk. Eski hocalarımızın büyük kısmı yeni kurulan üniversitede görev aldı. Mezunlardan da asistan, okutman alımı başlamıştı. Endüstri bölümünde okuyup, çok başarılı olarak mezun olan eşim de teklif alanlardan biriydi. Hem okulu en başarılı dereceyle bitirmiş hem de çok iyi yabancı dili vardı. Fabrika Organizasyonu hocası onunla çalışmak istiyordu. Her şey sonuçlanmak üzereyken tepeden inme başka birisi atandı. Canı çok yanmıştı eşimin. Üniversite, içinde hep ukde kaldı. Yıllar sonra ALES sınavına girip bu hayalini yeniden hayata geçirmek istedi. Çok iyi puan almıştı. Bu seferde aynı şey olmasın diye işletme bölümünde tanıdığım 2 hocaya gönderip desteklerini istemiştim. Onlar da akıllarınca dindarlık gösterisi yapıp;  " git evinde otur, cazip bir şey olsa biz eşlerimizi almazmıydık ? " diyerek refüze etmişler ve reddetmişlerdi. Sonradan öğrendim ki siyaset kurumunun arka bahçesi haline getirilmiş, bilimle ilgisi çok sınırlı bir birime dönüştürülmüştü.
Araştırmacı kişiliği, çalışkanlığı, hırsı ile çok iyi bir bilim insanı olabilecek eşim ev kadını olarak yaşamına devam etti.
 
 
Bu ülke ne çektiyse liyakatsiz atamalar ve temsiller yüzünden çekti. 
 
 
Yabancı dil bilmeden, yurt dışı konsolosluklarımızda görevlendirilenlerin verdiği zararlar, yeterli bilgi ve tecrübesi olmayan hukuk insanlarımızın aldığı yanlış kararlar, çevre duyarlılığı olmayan yetersiz kişilerin,  planlama ve imar işleriyle kentlere verilen zararları saymakla bitiremeyiz.
Özetle nerede yanlış bir iş varsa bilin ki orada liyakatsiz bir çalışan vardır.
Oysa kutsal kitabımız da emanetin ehline verilmesi gerektiğini şart koşmuş ve liyakatle adaleti birlikte anmıştır.
 
 
 " Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. " Nisa 58
 
 
Liyakati gözetmeyeler, adalet yapamazlar! İslam coğrafyasının en önemli problemi Allah'ın açık ayetlerine rağmen kendisini Rezzak yerine koyan yönetim/yönetici yanlışı, aldanışıdır.
İslam’ın en önemli kavramlarından biri olan"  kul hakkı"  affedilmeyen günahlardandır, bunun başında liyakatsiz atamalar gelir.
İddia ediyorum; ülkemiz 10 yıl boyunca tüm atamalarda nitelik ve liyakat esaslı davransın, batı medeniyeti yakalanır, hatta aşılır.
Liyakatsiz atama, zulümdür.
Bu yazı toplam 10302 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Yazarın Diğer yazıları
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber