Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Y.Tuna GÜMÜŞSOY
Y.Tuna GÜMÜŞSOY
Kısa bir bot hikayesi

Nihayet Adana'ya kış yavaş yavaş geliyor. Bu gelişle birlikte bot gitmeye de başladım. Botu giydiğim zaman ilk bir hafta harika geçer. Yazlık ayakkabıdan tabanının bir kaç santim uzun olması insanda hafiften bir güven patlaması yaşatır. En azından bende böyle cereyan ediyor. Dün botlarımı ve mevsimlik bir mont giydim. Havanın hafif güneşli olmasından da faydalanarak bu kombini güneş gözlüksüz bırakamazdım. Özgüven tavan. Eve dönüş yolunda yürümek istedim ve yola koyuldum. Kulaklığımı takıp infected Mushroom'dan heavyweight parçasını açıp 2 kilometrelik yolu yürümeye başladım. Parçanın metronomuna uygun hızda yürüyorum. Ama nasıl yürüyorum; sırat köprüsünden Hermes'in ayakkabılarıyla geçiyorum sanki. Yağ gibi akıyor yol. Sanki ben yürümüyorum da dünya ayaklarımın altından kayıyor. Ellerin kolların o güvenle sallanması ayrı bir tat katıyor tabii. Eve baya yaklaşmıştım. Şarkı değiştiriyordum bir yandan da. Sırada Steve Vai!den Tender surrender şarkısı vardı. Şarkıyla beraber metronomun düşmesine rağmen özgüven hala tavan. Değişme yok. Ev yolunda kaldırımda meyve, sebze satan insanlar eksik olmaz. Şarkıyı değiştirdikten bir süre sonra yerde bir teyzenin hambeles sattığını fark ettim. En sevdiğim meyvelerdendir. Ani bir kararla durdum ama hala özgüven yerinde. Almaya kararlıydım. Teyzeye doğru döndüm, fiyatı sorduktan sonra bir kilo istedim. Tarttıktan sonra ücretini ödeyip poşeti elime aldım ve sağa dönüp yürümeye meyledince elimdeki bir kiloluk poşet 10 ton olup bütün özgüvenimi yerle bir etti. Bir an duraksadım. Elimde siyah poşetle yolun ortasında kalmıştım. Bir kaç saniye ne olduğunu anlamlandırmaya çalıştığım sırada fark ettim ki siyah poşet bütün karizmayı bitirmişti. Kendi topuğuma sıkmıştım resmen. Siyah poşet böyle bir şeydi. Girdiği her ortamı bozar ve yanına ne koyarsan koy bütün ihtişamını yitirirdi. Siyah poşeti ordusuna gaz vermek amacıyla naralar atan William Wallace'ın eline verin bakkal Hüseyin amcaya dönüşürdü. Eve 200-300 metre kalmıştı ama bitmek bilmedi haliyle. Kumarda 50000$ kaybetmiş bir adam gibi yürüdüm. Kulaklığı da çıkardım. Üstüne üslük eve giderken bakkala uğrayıp bir ekmek aldım, bu daha da ağır geldi. Botların sırrı bitmiş poşetin laneti başlamıştı. Kapıyı zar zor açıp botlarımı çıkardım, poşetleri tezgaha koyup kendimi koltuğa alttım. Sigara kullanıyor olsaydım kesin yakardım bir tane ama sadece tavana bakıp bu travmanın geçmesini bekleyip ertesi gün botu tekrar giymenin hayaline koyulmuştum bile.

 
Bu yazı toplam 956 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber