Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Esra TALU
Esra TALU
Hayatın altı üstünden daha iyi olabilir mi?

Bugünlerde hayatımızın alt üst olduğu şüphe götürmez. Şems-i Tebrizi’nin sözleri düşünmeye değer. Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?

Ölümcül ve toplumun her kesimi için tehdit olan salgın nedeniyle milletçe ve dünya genelinde evlerimizde karantinada olduğumuz şu günlerde insan düşünmeden edemiyor. Rutine bağlanmış hayatlarımız bir günde değişti. Bununla birlikte belki de hayat felsefemiz de değişecek. Kimbilir?

Bir gerçek var ki tarihe şahitlik ediyoruz ve bunun sonunda hayatlarımız hiçbir şekilde eskisi gibi olmayacak. Peki nasıl olacak?
Bu aralar bu konu ile ilgili bir çok yazı okuyorum. Çoğunlukla insanların toplu halde yoğun olarak vakit geçirdikleri yerlerde bundan sonra çok daha fazla önlem alınacağından bahsediliyor. Bu salgın yakın zamanda kontrol altına alınır ve bizler normal olarak kabul ettiğimiz hayatlarımıza geri dönsek de, yaşadığımız bu travmayı atlatmamız çok daha uzun sürecek gibi duruyor. Çünkü artık çok daha bilgiliyiz. Son derece sağlıklı görünen bireylerin taşıyıcı olabileceklerini öğrendik mesela. Bunun neticesinde belkide artık eskisi kadar sokulmak istemeyeceğiz sevdiklerimize. Kendimizi korumak için değil, onları korumak için. Annemize, babamıza çok daha temkinli yaklaşacağız küçük bir kırıklık bile hissetsek. Onları daha çok arar sorar olacağız ama, daha az mı göreceğiz acaba? Ve ne uğruna? Yalnız da olsalar daha uzun, daha sağlıklı yaşasınlar diye mi? Temizliğe ve hijyene daha fazla önem vereceğimiz kesin. Bunun neticesinde hastalıklara daha duyarlı hale mı geleceğiz acaba? O meşhur bağışıklık sistemimizi koruyalım derken hayatı ıskalayacak olabilir miyiz? Bugünlerde marketlerde hiç hoşuma gitmeyen manzaralar ile karşılaşıyorum. İnsanlar hayatlarının kendilerininkinden daha az değerli olduğunu düşündüklerinden olsa gerek, çalışanlarını yolluyorlar alışverişe ve tüm diğer gerekli işlerine. Bu bencilliğin boyutu nereye varacak kestirmek zor. Ve doğrusunu isterseniz ben çıkarılacak derslerden gelinmesi olası noktayı hayal dahi etmek istemiyorum. Yani hayatın altına hiç ilişmeyelim, fazla kurcalamayalım diyorum. Yine eskisi gibi rüzgara karşı boğaz kenarında güneşli günlerde oturalım özgürce. Kırlara çayırlara çimenlere yayılalım korkmadan, ürkmeden. Biraz mesafe koyalım tamam ama kopmayalım birbirimizden, alışkanlıklarımızdan, sevdiklerimizden. Güzel masalar kuralım sevdiklerimizle paylaşacağımız. Yemekler yiyelim yine. Tekrar tekrar aynı hikayeleri anlatalım. Gülelim, eğlenelim. Arada bir gerekiyorsa hüzünlenelim. Artık yanımızda olmayanları analım. Onlara kadeh kaldıralım. Unutmayalım. Hatırlayalım. Birbirimizden güç alalım. Böyle zor zamanlarda ihtiyacımız olan o sağlam omuzlar eksilmesin hayatımızdan.

İş yerlerimizde yoğun bir gün öncesinde bir soluklanalım, sabah kahvesi keyfi yapalım yine hep birlikte. Yeni projelere kafa yoralım, uzun mesailerimiz eksik olmasın. Eve gittiğimizde sevdiklerimiz bizi özlemiş olsun. Birbirimize anlatacak şeylerimiz olsun. Daha az ekranlara bakalım, daha fazla birbirimize bakalım. Nasılsın? diye sorduğumuzda sevdiklerimize cevaplarını dinleyecek kadar vaktimiz olsun. Hayatı daha içimize sindirerek yaşayalım. Daha az isteyelim daha çok verelim. Paylaşmak olsun derdimiz, sevinci ve neşeyi olduğu kadar acıyı ve hüznü de paylaşalım.

Ama galiba en önemlisi korkmayalım yaşamaktan. Günümüzü gün etmekten. Çiçeği, böceği, denizi, dağı, kurdu, kuzuyu sevelim. Dünyamıza iyi davranalım. Birbirimize iyi davranalım. Daha çok sevelim. Sevilelim. Anı yaşamaya odaklanalım.
Hayatın altı üstünden daha iyi olabilir mi? Bunun cevabı yaşarken kendimizden ne kadar fedakarlık etttiğimizde gizli. Eğer bugünlerde yaşadığımız yıkıcı ve sarsıcı duraklama bize iyi geldiyse o zaman o üstü sorgulamakta fayda var. Birde Hakk'ın karşımıza çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim olma opsiyonumuz var. Hayatın akışına bırakmak kendimizi, hayatla birlikte akmak…

Ne dersiniz?

Sevgiyle, sağlıkla kalın.

Bu yazı toplam 49747 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber