Halktan biri olarak, bu seçim propagandalarının halktaki izlenimlerini, acizane dile getirmek istedim.

          AKP, bütün proğramını Fethullah GÜLEN Hocaefendi ve cemaatı üzerine kurmuş durumda... Zarar mı görecek,yoksa menfaat mı görecek onu da birkaç gün sonra gösterecek. Ama halk olarak bizde oluşan fikir şudur ki, AKP’nin bu söylemlerden zarar göreceğidir. Çünkü Sayın Başbakan’ın yapmış olduğu konuşmaları çok hırçın,çok incitici… Sayın Başbakan, hiçbir ithama cevap veremiyor, sadece “Paralel yapı…  ve “dış mihraklar…,” demekle yetiniyor. 17.Aralık 2013 te başlatılan Yolsuzluk ve rüşvet soruşturması için; bakanlarım, çocukları ve çocuğum rüşvet yemediler, yolsuzluk yapmadılar…. ispatlamazsanız……”  diyemedi. Sadece tehdit…” İnlerine gireceğim”

          Daha önce de buna benzeyen ama sonu gelmeyen tehditler savurmuştu Sayın Başbakanımız… Örneğin; Gezi Parkı konusunda, bir ihanet şebekesinin ortaya çıktığını, bu şebekenin tüm bağlantılarını yakında, millete açıklayacağını söyledi, sabırsızlıkla bekledik  ama,aylar geçti açıklama yok.

          Operasyon savcısı Muammer AKTAŞ için “Senin nereye çalıştığını biliyoruz. Nereye çalıştığını açıkla, yoksa biz açıklayacağız,” dedi ve aylar geçti, yine açıklama yok.

          “Yolsuzluk ve rüşvet soruşturması bir darbedir. Bunun iç ve dış bağlantılarının kimler olduğunu biliyoruz. Hepsini açıklayacağım,” dedi ama aylar geçti, yine açıklama yok.

          “Yasakları da yasaklarız,” demekle olmuyor ki...Siyasette, halk esastır. Halkın ikna olması esastır. Bugüne kadar çok güzel işler de yapıldı. Güzellikleri alkışladık ve takdir ettik.  şimdiye kadar iki hususu açıklayamadılar. Birisi Açılım meselesi diğeri Yolsuzluk ve Rüşvet soruşturması… Bizce, Açılım meselesi açılamadı . Çünkü halk olarak bizler bu açılımla neyi hedeflendiğini  henüz bilmiyoruz. PKK için; “Çekilecekler” dediler, sonra da tümünün çekilmediğini, hükümet olarak yine onlar açıkladılar.Bizim bildiğimiz ve gördüğümüz ise, Güneydoğu’da PKK hakimiyeti…  PKK paralelindeki partilerin özerklik yaygaraları… Dağdaki karayılanın tehditlerine hükümet tarafından hiçbir cevabın verilmemesi… Bu millet, söz konusu vatan olunca, çok hassaslaşıyor. Ya mazaallah, seçimden sonra BDP eşbaşkanlarının ve dağdaki karayılanın dedikleri gibi, bir özerklik söz konusu olursa -ki bunu düşünmek bile istemiyoruz- halkımızın, böyle bir ayrışmaya tahammülü de yok,hazır da değil?

          MHP, yapılanların hesabının sorulacağı dışında ısrarla, ülkeye zarar verecek sokak hareketlerinin  karşısında durduğunu her söyleminde dile getirmiştir. Bu söylemler de, halk nezdinde büyük takdir toplamıştır.

          CHP kanadından konuşmak gerekirse, Sayın KILIÇDAROĞLU da çok sert söylemlerde bulunuyor. Bu söylemler,Sayın Başbakanımız’ın söylemleri gibi  hakaret derecesine varıyor. Emin olun, bu liderlerin konuşmalarını dinledikçe, anne ve babasının sürekli kavgalarını gören çocuğun, aile dağılıp, kimsesiz kalacağı korkusuyla, kapı arkasına çekilip, korku dolu gözlerle bakışları gibi halk olarak bizler de, ana ocağımız Anadolu’nun ve Türkiye Cumhuriyeti’nin huzur ve düzeninin bozulacağı korkusuyla, o çocuğun korkusunun aynısını yaşıyoruz.

          Halk olarak siz liderleri sükunete davet ediyoruz. Paralel yapı dağda oluşmak üzere… Bu seçimi bir an önce bitirin. Bitirin de, memleket meselelerine dönün. Oy olarak hiç biriniz, bulunduğunuz yerde değilsiniz. Hiçbir korkunun da ecele faydası yoktur. Rabbim, neylerse güzel eyler,deyin ve ülkenin selameti için el ele ülke meselelerine en kısa zamanda dönün lütfen.