Çok Okunanlar
Karakter boyutu :  18 Punto16 Punto14 Punto12 Punto
Dr. Onur YILMAZ
Dr. Onur YILMAZ
24 (SAAT) AYAR VERİLİR

Altmış beş yaşını geçtiği için devletten emekli edilen ve şu anda benimle aynı yerde çalışan bir hekimle , hastalar ve yakınları ile ilgili yaşanan sorunlardan laflıyorduk. 'Burada hiçbir hasta ya da hasta yakınının saygı sınırlarını aşan tepkileriyle karşılaştınız mı' diye sordum. Her zamanki sakinliği ve güler yüzüyle 'yok Onur hocam ya. Bir sıkıntı yaşamadım' dedi. Benimle aynı nesilden olan başka bir hekim arkadaşım da bu duruma tepki gösterdi, ayağa kalktı ve ' inanmıyorum  bu söylediğinize. Sanki hiç sinirlenmiyormuşsunuz gibi konuşuyorsunuz. Sanki hastalar ve hasta yakınları hiç size ses bile yükseltmemiş gibi konuşuyorsunuz. Yahu olabilir mi böyle bir şey.  Bu camiada çalışıp da insanlara sinirlenmemek ve hiç sorun yaşamadım demek mümkün mü! ' ...

 

                Daha neler neler söyledi, üstelik ayakta, tepki gösterdiği hekimin burnunun dibinde ve el-kol hareketleri ile.... Baksanız boğazını sıktı sıkacak dersiniz... Ama o sesini yine yükseltmedi, gülüşünü yine bozmadı, sakince şunlar söyledi sadece : 'benim de deli zamanlarım oldu. Artık yaşlandım ama. Bu yaştan sonra da hala eskisi gibi mi davranayım. Sesini yükselten olursa ona uymuyorum. Güzelce izah ediyorum, o da bakıyor ki ben galeyana gelmiyorum, vazgeçip çıkıp gidiyor'...

 

                Bağıran-çağıran arkadaşımız doktor odasından çıktıktan sonra da 'iyi ki bu arkadaşlar var ya. Ne güzel güldürüyorlar, heyecan katıyorlar ortamımıza. Bunlar olmazsa  biz öyle birbirimize bakarız bütün gün' dedi... Evet, hala yüzü gülüyordu, gözleri de dahil... Ben o kadar sakin kalabilir miydim bilmiyorum doğrusu...

 

Şimdilerde profesyonel sporlarda ezeli rakip ve sözde ebedi dostlar arasındaki ‘kim daha çok bağıracak’ yarışına tanık oluyorsunuz. Tabii ki bağırma ve efelenme sadece camiaların yöneticileri ve sporcuları arasında değil,  çoğu zaman günlük hayatta da kendine taraftarlar arasında yer buluyor. Herkes meşrebine göre; kimi  bıçakla-silahla, kimi taşla-sopayla, kimi küfürle –tehditle, kimi de ‘sayın’, ‘arkadaşım’, ‘kardeşim’ gibi nezaket maskeleriyle girdikten sonra kırk yollu suçlamalar ve aşağılamalarla…

 

Daha çok bağıranın ve ‘üste çıkanın’ kazandığı toplumda başbakanın kendisine itiraz etme cüreti (!) gösteren herkese  ‘ayar vermesinin’ böyle geniş bir alkış hacmi olması da elbette anlaşılabilir bir şey.

 

Daha çok bağıranın kazandığı, en azından kısa vadede kazandığı kesin ama,  daha güçlü olduğu konusundan o kadar da emin olmayın. Şimdi yazacaklarım,  bağırıp çağırarak var olmayı alışkanlık haline getirmiş biri değilseniz, yüreğinizin biraz serinlemesine yardımcı olacak muhtemelen. ..

 

Efelenmek, üste çıkmak, bastırmak, alt etmek , ezmek…. Nasıl adlandırırsanız adlandırın, en nihayetinde, fiziksel, sosyal ve/veya manevi olarak ‘yok etmek’ hedefine kilitlenir.  Çünkü bağıran çağıran insan, kendi varlığını fiziksel, sosyal, siyasi vb anlamda devam ettirebilmek için mutlaka ve mutlaka karşısında olanın bir hiç konumuna düşmesini ister.  Özetle: ‘O varsa ben olamam. Benim var olabilmem için onun yok olması gerek’…

 

Perdeyi biraz daha aralayalım, ya da toprağı biraz daha eşeleyelim :  sizin gibi düşünmeyenlerle, size muhalefet edenlerle ‘bir arada var olabilmek’ değil de mutlaka onun ‘yok olması’ ya da ‘etkisiz kalması’ neden gereklidir? Onun varlığı ne büyük bir tehdittir ki, illa ki yok olması gerekir ‘rahat olabilmek’ için. Yani, o varsa, güvende olamazsınız, o  varsa/konuşursa/etkili olursa her an ‘ayağınız kayabilir’…  Buradan bakınca görünen baştaki inancın tam tersi . Yani, aslında dayılanan, efelenen ,ayar vermeyi alışkanlık edinen kimse, en çok korkan da odur!...

 

Ayar vericiliğin korkuyu bastırma fonksiyonu dışındaki işlevlerini de bir sonraki yazıda ele alacağım.

 

Dr.Onur Yılmaz

Psikiyatrist, Psikoterapist

[email protected]

Bu yazı toplam 24871 defa okunmuştur.  
Kalan Karekter Sayısı : 500
zafer / 02 Haziran 2014 Pazartesi 08:45
Ayar vericiliğin korkuyu bastırma fonksiyonu dışındaki işlevleri?
100 %
Beğendim
Beğenmedim
Muhammed Emir / 29 Mayıs 2014 Perşembe 22:56
doktor bey yazı çok akıcıydı,mesleki tespitlerinizi özellikle daha çok okumak isterim
100 %
Beğendim
Beğenmedim
şeyda cantemur / 27 Mayıs 2014 Salı 13:28
hocam yazılarınızı ilgiyle okuyorum ancak uzun zaman bekliyorum.Daha sık yazabilmenizi isterdim.
100 %
Beğendim
Beğenmedim
Sitemizdeki yazı ve resimlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
AmdYazılım
Güneydoğu Haber